Yazı büyüklüğünü değiştirmek için  + + + + +

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Palamutun öyküsü

17 Mayıs Pazar- Palamutun öyküsü

Çandarlı körfezi geçildikten sonra kalem adasına 3-4 mil kala sancakta kalan cografi yapı bizim Sinop'taki Ada başlnın yapısına andırıyor. Dik yamaçlar denize duvar gibi iniyor ve haliyle derin su var. Aklımdan işte bu tip yerlerde mutlaka balık vardır biraz daha yavaşlayayım diye geçirdim ve denizin sakin olmasından da cesaret alarak hızımızı

5.8 milden 4 mile düşürdüm.

10 dakika geçti geçmedi kamıştaki çıkrık makine biraz zayıf da olsa cayırdamağa başladı. Balık vurmuştu. Akya veya iri lambuka hedeflediğimden takımın ucuna Maria Princess Mor sırt gümüş karın 16 cm.lik büyük bir sahte takmıştım. Makinayı boşa alıp kamışı ele alınca balığın ufak bir balık veya naylon torba gibi bir şey olduğunu düşündüm ama yine de büyük bir heyecanla sardım. Balık suda gözüktü ama tekneye alana kadar palamut olduğunu anlayamadık çünkü hiç beklemiyorduk. Bu mevsimde bu büyüklükte Palamut. Meğer Ege de oluyormuş. orta boy porsiyonluk bir palamuttu.

Balığı rapaladan çıkartıp aynı yerde kısa bir tur daha attık ama bu balık ikimizede yeter ve menzile geç kalmayalım düşüncesi ile yolumuza devam ettik. Normal şartlarda orada en az yarım saat daha dolaşırdım.

Akşam bağlandığımız iskelede bi güzel temizledim. Hiç yem çıkmadı içinden üstelik yağsız olduğu temizlerken belliydi. Ayşe tencerenin dibine zeytinyağı, domates rendesi, sarımsak kuydu, üstüne balığı dizdi, üstüne karabiber tuz ve resimde de belli olan taze kekik otları ile süsledi. Tencere ispirto ocağının üstüne , tava tencerenin üstüne kondu. Oldumu size tava kapama.

Herkes hakkını yedi ve çok lezzetli olmuş dedi ama aslında suyuna banılan ekmek balıktan çok daha güzeldi.





Posted by Picasa

2 yorum var:

Unknown dedi ki...

Valla polemiğe hiç yer kalmamış, hem elde hemde tencerede nasıl durduğunu gördük.
Avınız bereketli, kovanız hep dolu olsun...
Cunda da kalacak olursanız, havada müsade ederse adayı çepe çevre dolaşma imkanınız var. Adanın arkasında eski rum kasabası olan Patricia köyünün olduğu aynı isimli koy var. Koyun içinde, bıyıklı köyünün başlangıcında (bir kaç haneliktir) barınaklardan oluşan bir konaklama merkezi var :) orda yemek yiyebilirsiniz.
çarşamba ankara'ya 3 günlük iş seyahatine gitmek zorunda olmasan bu akşam ayvalık'a doğru yola çıkardım, olmadı... :(
ayşe ablaya selamlar,
Sevgiler...

Halil HAZİNEDAROĞLU dedi ki...

Reis,
İstanbul'dan götürdüğün balığı iyi numarayla tutmuş gibi yaptın ama yemesi zor olmuştur be! Uzun zamandır arkadaş olmuştunuz...Sen yakında Hamsi de tutarsın orada....
Yine de afiyet olsun...Yutkunup durduk fotoya bakarak...
Lando

Yorum Gönder