Yazı büyüklüğünü değiştirmek için  + + + + +

4 Temmuz 2009 Cumartesi

Türkeli'den Aklimana


Türkeli barınağından sabah 6:30 da çıktık. Çıkarken saate bakınca barometrenin gece boyu sürekli 1016 ya kadar düşmüş olduğunu farkettim. Tam çıkışta motoru boşa alıp bilgisayarı çıkartıp limandab uzaklaşmadan bir kez daha hava durumuna baktım. Herşey dün akşam baktım gibi idi olağanüstü bir durum görünmüyordu. Zaten bu arada barometrede yukarı doğru çıkmak istediğinin sinyallerini vermeye başlamıştı. Bu işlem 5 dakikamı aldı ama içim rahatladı.

Hemen çıkıştan sonra 70 dereceye dümen tutup bir saat yol alarak Türkeliden 3.5 mil sonra Helaldı barınağını ondan 3.5 mil sonrada İstefan burnu ve barınağını biraz açıktan geçtik.

İstefan burnu ile İnceburun arasını niyetimiz biraz içe kıvrımlı geçerek herhangi bir aksilikte tam ortada yer alan Gebelit çay ağzına girmekti. Ama öyle yapmak yerine direk 65 dereceye dümen tutarak 6-7 mil açıktan bir seyirle 3 saat 4o dakika sonra İnce fenerinin önüne düştük.

Yol boyu bizi rahatsız edecek bir hava esmedi. Sadece Ayancık açıklarından geçerken ayancık çay ağzından dışarı güney batı gibi esen rüzgar bordadan yediğimiz dalga yaptı. Zaten bu dalga ve rüzgar 1 saat bile sürmedi.


Ülkemizin en kuzey noktası olan ince burun fenerini bulduktan sonra güney doğuya doğru dönerek ince burun kıyılarındaki enteresan cografi yapıyı ve mağaraları inceleyerek çok ağır yolla güzelim Hamsaroz koyuna girdik ve demirledik.

Burada biraz denize girip,
tüm yolculuğumuzun en ciddi etaplarından biri olan İstefan-İnceburun etabının yorgunluk ve stresini attık. Yemeğimizi yedik ve demir alarak Akliman koyuna girdik.

Tüm karadeniz sahilinin küçük tekneler için bence en korunaklı ve yapay olmayan limanı olan Akliman çarpıcı güzelliği , huzuru, yeşili ve sakinliği ile bizi bir kez daha kucakladı. Bizde yolumuzu tamamlamadan önceki son geceyi burada geçirmeye karar verdik.
Posted by Picasa

1 yorum var:

Halil HAZİNEDAROĞLU dedi ki...

Güzel insanların güzel işler yaptığına inanmışımdır...
Başlangıçta "Deli işi bu" diye bu projeye hem hafiften kıskançlıkla hem de bu güzel insanlara duyduğum endişe ile baktığımı itiraf ediyorum.
...Sevgili Oğuz ve Can yoldaşı Ayşe, bize sadece kıyılarımızı değil, gösterdikleri cesaret, kanıtladıkları inanç ve güç becerileri ile bir kez daha örnek oldular...
Bendeniz zaman zaman haddini aşan esprilerle yolculuğun özellikle ilk yarısında biraz bu deliliğe başka bir çeşni katmaya çalışmıştım.
Bu projenin bir ilk olduğunu ama bu DELİ adamın kafasında başka tilkiler doğmasına neden olacak kıvılcımlar yaktığını buralardan görüyor ve son olmadığını biliyorum....
Alkışlarla Altunizade'den Sinop'a bağırıyorum...
Sinop'lular kalkın, sahile gidin...RAST GELDİ, HOŞ GELDİ.

Yorum Gönder