Yazı büyüklüğünü değiştirmek için  + + + + +

17 Temmuz 2009 Cuma

Sinop tanıtım yazıları 5 - Bu fakirlik niye ?

İki gündür hiç bir şey yazamadım çünkü bir kazayı engellemek amacı ile acilen korna çalmaya çalışırken kendi kendime sağ elimi sakatladım. Başparmağım şişti ve elimi kullanamaz hale geldim. Uygulanan soğuk ve ilaç tedavisi ile bugün biraz daha iyiyim ve yavaş da olsa tekrar yazabiliyorum.
Sağda üç adet fotograf ekledim. İlki yarımadanın doğusundaki Boztepeden batıya doğru çekilmiş ve kıstaktaki yerleşim bölgesinin son halini gösteren bir fotograf.Sağda kuzey limanı solda güney limanı görülüyor. Biz ilkokulda iken kuzeydekine Karadeniz güneydekine Akdeniz derdik nedense.
İkinci fotograf ise antik şehri çevreleyen kalenin güneydoğu burcundan çekilmiş Tersane semti ve balıkcı barınağı görüntüsü. Rast şu anda solda görülen mendirekte baştan kara bağlı durmakta.

Üçüncü ise Rast'ın bağlı olduğu mendireğin en batı ucundan Kuzeye bakarak çekilmiş malum hapishanenin aslında antik tersanenin önündeki kale duvarları ve burçlarını gösteren hoş bir gece fotografı. Bana biraz Rumeli Hisarını anımsatıyor ama burası daha büyük ve çok daha eski.


Bir önceki yazıda Sinop tarihindeki değişik dönemlerde Sinop'un büyümesi ve ekonomik gelişimi ile ilgili bir analiz yapmak istediğimi söylemiştim. Dikkatli bir şekilde farklı düşünen arkadaşlarımı ve resmi tarihi kızdırmadan çok kısa yapmak istiyorum bu işi. İncelediğim 4-5 ciddi kaynaktan benim özümlediğim şunlar.

1.Teknolojinin ilerlemesi, yapay limanların yapılması ve karayollarının yapılması deniz taşımacılığının önemini kaybetmesi ile tüm karadenizin en önemli limanı ve en zengin şehri olan Sinop giderek önemini ve zenginliğini kaybetmiş. Özellikle Cumhuriyet döneminde yurdun demir ağlarla sarılması ve sonra karayolu taşımacılığının aşırı gelişimi, denizciliğimizi ve dolaylı olarak doğal bir liman olan Sinop'umuzu önemsizleştirmiş.

2. Denizci uluslar ve kavimlerin yönetiminde Sinop Altın çağlarını yaşamış. Özellikle Helen döneminde Sinop, ince bir zevkle yapılmış sanat eseri niteliğinde mermer saraylarla, anıtlarla, tapınaklar, yollar, köprüler, kanallar, tersaneler ve kalelerle imar edilmiş.2 kez başkent olmuştur. Hala Sinop'un 4 bir yanında yapılan kazılarda bu döneme ve Roma dönemine ait buluntular fışkırmaktadır.

3. Bizans döneminde ise Sinop'un gelişimi durmuş .Hristiyanlığın yayılması ve sonrası Din işlerinin Devlet işleri ile karışması mezhep ve siyaset kavgaları, Bizans'ın sonunu getirdiği gibi Sinop'un da geriye gitmesine neden olmuştur. Müzemizde bu döneme ait ağırlıklı olarak ikonalar ve dini eserler vardır.

4.Selçuklular ve Anadolu beylikleri döneminde denizcilik önemli bir unsur olmasa da bu yönetimler hala limandan kaynaklanan ticaret ile oluşan kaynakları yatırım olarak geri döndürmeyi ve şehrimize medreseler, camiler, yollar vb eserler bırakabilmeyi becermişlerdir.

5. 15'inci yüzyıldan itibaren Osmanlı Yönetimine giren Sinop tekrar geri gitmeye başlamış, İstanbul'lu Osmanlı yönetimi için Sinop, Konstantinapol'lü Bizans yönetimi için olduğu gibi gözden ve gönülden uzak bir askeri üs ve tersane olmaktan öte gidememiştir. Selçuklu ve beylik yönetimlerinin Sinop'a verdiği önemin yarısı bile Sinoptan esirgenmiş Balkanlara ve Arabistana bir çok imar hizmeti götüren Osmanlı, Sinop'a askeri yatırımlardan , bir iki resmi bina bir okul ve camilerin tamirinden başka ciddi bir yatırım yapmamıştır.

6. Tunç çağından beri Sinop bir kısmını izlerinden ve mitlerden bir kısmını ise yazılı kaynaklardan bilebildiğimiz 10 dan fazla yönetim görmüş ve bu yönetimlerin çok büyük çoğunluğu (Selçuklu ve Osmanlı dahil) şehri ve yönetimi, siyasi ya da askeri yöntemlerle ele geçirdiklerinde kendilerinden önce burada olan farklı ırk, kavim , inanış ve kültürden olan halkı dışlamamış, gitmek isteyene gitme, kalmak isteyene kalma dememiş. Ancak belki de kaçınılmaz olarak Osmanlı döneminin sonlarına doğru ve Cumhuriyet'in ilk döneminde Sinop'un sur dışında yaşayan Ermenice ve ve Rumce konuşan gayrımüslim halkı (ki bunların gerçek kökeninin hattimi, miletlimi, lidyalımı, romalımı, finikelimi, veya anadolunun hangi ırkından olduğu tartışılabilir ama Sinop'lu oldukları tartışılamaz) Sinop'u bırakıp gitmek zorunda kaldılar. Giderken balık isimlerini , denizcilik terimlerini, evlerini, zeytinliklerini, üzüm bağlarını, tapınaklarını bırakıp gittiler. Ama zenaatlerini, ticari yeteneklerini, kültürlerini yanlarına aldılar 2 bavul ve bir denk ve bir sandık ile birlikte.

2009 yılındayız. 84-85 yıl geçmiş üzerinden onlar gideli. Güzelim taş evlerden 10-15 tane kalmıştır belki. Balıkcılık terim ve yöntemleri de kaldı ve hatta teknoloji ile birlikte gelişti. Ama bir tek üzüm bağı, bir tek pekmezhane veya şaraphane yok. Güzelim zeytinlikler iğrenç apartman blokları ile doldu. Başka da bir yorum yapmıyorum bu konuda.

7. Cumhuriyet döneminin hakkını yemeyelim. Cumhuriyetin ilk yıllarında Mimari açıdan çok başarılı 4-5 adet resmi bina yapılmış. Daha sonra Arnavut kaldırımı bütün yollar asfaltlandı ve 20-30 tane estetikten yoksun apartman kisvesinde resmi bina/okul inşa edildi. İskele yapıldı. Balıkcı barınağı yapıldı. Stadyunlar, spor salonları yapıldı. Her türlü teşvik ve desteğe rağmen sanayi ve tarım bir türlü gelişemedi. Son 15-20 senedir karayolları çok yeterli ve kaliteli hale getirildi. Bu kaonudaki yatırımlar hala devam ediyor. Havalimanı yapıldı ve hergün uçak geliyor artık. Tüm ilçe ve köylerimizde karayolu, elektrik, su ve telefon yatırımları yapıldı. DSİ sulama gölet ve barajları yaptı. Bunların hepsi kabul ve hepsi önemli değerli yatırımlar ama en son hamle melesef Sinop'a en büyük zararı verecek olan hamle bir karabasan gibi çoktü güzelim coğrafyamızın üstüne.

Canım doğa yeni yapılmakta olan 3 adet termik santral ile katledilecek. Üstelik şu anda altyapı çalışmaları tamamlanmakta olan Nükleer santral üstüne tüy dikecek. Ben nükleer santral konusundan çok fazla tırsmıyorum ve ülkemizin enerji ihtiyacını biliyorum ama Ukraynadan getirilecek kömür ile çalışacak Termik santraller tüylerimi diken diken yapıyor. Gücümde sadece çevremdeki insanlara anlatıp buralara yazmaya yetiyor.

Kısa yazarım dedim ama çok uzun oldu.
İyi geceler veya günaydın..

Posted by Picasa

3 yorum var:

Unknown dedi ki...

gecmis olsun dileklerimle baslayayim ayni gun beraberdik demekki daha sonra oldu detayini bilmiyorum insallah onemli bir sry yoktur yazdiklarini zevkle okuyorum yazilar net ve anlasilir bir bicimde tarih kitaplari gibi degil seni kutluyorum selamlar

Unknown dedi ki...

Oğuz bey,

Geçmiş olsun.Kendinize dikkat edin.
Yazdıklarınızı her gün büyük bir zevkle takip ediyorum.
Saygılarımla,

Adsız dedi ki...

geçmiş olsun bacanak kendine iyi bak gözümüz arkada kalmasın

Yorum Gönder