"Gün olur, alır başımı giderim,. Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. Şu ada senin, bu ada benim,. Yelkovan kuşlarının peşi sıra. ..."
24 Haziran 2009 Çarşamba
Kefken burnunda karaya oturduk
Aslında oturmadık ama oturayazdık. Kefkenden çıktıktan 3 mil sonra Kefken burnunun karşısında fotografta görülen Kefken adası var. Kefken burnu ile ada arasındaki geçişin genişliği yaklaşık 1 km.
İşte buradan geçerken buruna yakın ve 250 m kadar açığından ilerliyorduk birden 100m kadar önümüzdeki dalgaların sığlıklardaki gibi farklı bir şekilde kırıldığını farkederek yol kestim ve derinliği kontrol ederek yavaş yavaş ilerlemeye başladık.
Birden derinlik aşırı şekilde azaldı ve balıkbulucu sığ su alarmı vermeye başladı. Ne oluyor demeye kalmadan yüzeyden 40-60 cm. aşağıdaki bir kayalık bölgeye girdik. Rast'ın su kesimi 40 cm olmasına rağmen bir noktada nerede ise durmuş durumda iken omurgayı hafifce sürttürdük.
Bu arada Ayşe durumun vehametini unutmuş Kayaların üstünde midye var beni indir midye toplayayım diyor. Kulaklarıma inanamadım ve ''ne midyesi yahu ben burada yusuf yusuf atarken sen midyeden bahsediyorsun başüstüne çık bize yön göster'' dedim. Hakikaten Ayşe başüstüne çıkıp elleri ile ne tarafa gitmemiz gerektiğini göstermese oradan zor çıkardık.
Sonuçta önemli bir tehlike atlattık. Elektronik harita bu kayalıkları göstermiyordu. Ege ve Marmara haritalarında tüm kayalıklar işaretli iken Karadenizin haritasında bu önemli kayalığı atlamışlar. Demek kağıt harita da almak lazımmış.
Daha sonra Ayşe rahat ama ben hafif gergin bir şekilde 22 mil olan Kefken Karasu yolunu 4 saatte tamamlayıp Sakarya nehrinin ağzına girdik. İstanbuldan sonra Kocaelinide
Yol boyu sahillerde sürekli kum tepeleri olduğundan çok fazla kıyıya yanaşmadan yaklaşık 1 mil açıktan ve 105 derece doğuya dümen tutarak ilerledik.
Kefken burnunu döndükten sonra Karasuya kadar kıyılar göz alabildiğine ve tekdüze geniş kumsallardan oluşuyor. Yani bir tane başına bir tane sonuna iki tane şezlongla iki tane şemsiye at Türkiye'nin en büyük plajı olsun..
Karasu , Adapazarına bağlı ve Şanlı Sakarya nehrinin karadenize döküldüğü noktada kurulu bir ilçemiz.
Bizim girdiğimiz Sakarya nehri ağzı ise Karasunun Yeni Mahallesinde. İçeri girerken sol tarafta yanyana çay bahçeleri ve restoranlar yapılmış. Düzgün bir rıhtım sistemi olmadığından her balıkçı kendisine göre derme çatma bir iskele veya bağlama düzeni yapmış.
Boş yer bulamadığımız için bizde bir teknenin içinde gördüğümüz tek kişi olan Mustafa beye nereye bağlayabileceğimizi sorduk. O da buraya bağlayın dedi yardımcı oldu. Bizde onun teknesine bordalayarak geceyi onbinlerce kurbağanın verdiği konser eşliğine Sakarya nehrinde geçirdik.
En üstteki fotografta Ayşeyi her sabahki temizlik ve yatak yorgan silkeleme seremonisi içinde görüyoruz. Bu sefer elinde yastık var. Söylediğine göre köpeklerin tüyleri sadece bu şekilde temizlenebiliyormuş..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum var:
Kaptanım cok geçmiş olsun ...Ehh ama mahir olan Ayşe Ablam olmuş ,bir yandan midye ayıkla bir yandan mihmandarlık yap ...
Kim yapabilirdiki bunu başka ?
Yolunuz acık olsun ....
Gecmis olsun Oguz.. Okuyoruz hem uzakta hem de sizinleyiz. Sinop yaklasiyor artik..
Yorum Gönder